31 Ağustos 2018 Cuma

* Başka mezhepteki imama uymak

2 Eylül 2018, Pazar

 

Başka mezhepteki imama uymak

 

 

 

 

Sual: Başka mezhepteki imama uyarak cemaat yapılabilir mi?

Cevap: İmama uymanın doğru olması için, gerekli olan şartlardan biri şöyledir:

10- Başka mezhepteki imama uyan cemaatin, kendi mezheplerine göre namazı bozan bir şeyin, imamda bulunduğunu bilmemesi lâzımdır. Meselâ, imamdan kan akması veya başının dörtte birinden az miktarını mesh etmesi, Hanefî mezhebinde câiz olmadığından, böyle yaptığı bilinen bir Şafii imama uymak alimlerin çoğuna göre câiz olmaz. Bu kavli sahihtir. Şafii imamdan kan aktığı görülse, sonra imam bir zaman gayb olup tekrar gelse, buna uyulur. Çünkü, o zamanda abdest almış olabilir. Hüsn-i zan etmek iyidir. [Bu alimlere göre, bir Hanefinin, kaplama ve dolgu dişi görülen Şafii imama uymaması lâzımdır.] İbni Âbidînde ve Tahtâvînin (İmdâd) haşiyesinde ve Ahmed Hamevînin (Eşbâh) haşiyesi, ikinci cilt, ikiyüzonyedinci sahifesinde diyor ki, (Muhammed Hindüvânî ve bazı alimler dediler ki, namazı kendi mezhebine göre sahih olan Şafii imama uyulabilir). (Nihâye) kitabı, bu kavlin kıyasa daha uygun olduğunu bildiriyor ve (bu kavle göre, Hanefî mezhebinde câiz olmayan bir hâli görülen Şafii imama uyulabilir) diyor. Bu kavlin de sahih olduğu (Halebî-yi kebîr)de yazılıdır. Malikide de câizdir. Bu alimlere göre, kaplama ve dolgusu görülen Maliki veya Şafii imama uymak câiz olur. Hanefî mezhebinde olup da, kaplama ve dolgusu olduğu için, İmam-ı Malikin veya Şafiinin "rahmetullahi teâlâ aleyhimâ" mezhebini taklid eden bir kimsenin, bu alimlere göre, kaplama ve dolgusu olmayan Hanefilere de imam olabileceği anlaşılmaktadır. Çünkü bu kimse, Maliki veya Şafii mezhebindeki imam gibidir. Ayrıca, kendi mezhebinin diğer şartlarına uymakta, vitir namazını vacib bilerek kılmadadır. Kaplama veya dolgusu olup olmadığını, varsa, Malikiyi veya Şafiiyi taklid edip etmediğini sormak, tecessüs etmek câiz değildir. Başka mezhepten olan imam, Hanefideki şartları da gözetiyorsa, buna uymak yalnız kılmaktan, Hanefiye uymak, ona uymaktan daha iyidir. [Dolgusu, kaplaması olan, imamlık vazifesi almamalıdır.] (Tam İlmihal s. 250)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

* Cimrinin malı, kendine yâr olmaz (Osman Ünlü'nün 2.9.2018 tarihli yazısı)

2 Eylül 2018, Pazar

 

 

Cimrinin malı, kendine yâr olmaz

 

 

 

 

Sual: Halk arasında, cimrinin malı kendine yâr olmaz diye bir söz vardır. Bu sözün aslı var mıdır?

Cevap: Cimri diye, malının zekatını, tarlasından kaldırdığı mahsulünün uşrunu, Ramazan ayında sadakayı fıtrını vermeyen, vacip olduğu hâlde kurbanını kesmeyen ve çoluk çocuğunun nafakasını kazancına göre yapmayan kimseye denir. Böyle olan kimseler hakkında hazret-i Ebu Bekir buyuruyor ki:

"Cimrilerin malı, yedi beladan birine uğrar. Miras yiyen bir varisi, malını israf eder, onu Allahü teâlânın taatinden başka yerde harcar. Veya Allahü teâlâ o cimrinin üzerine bir zalimi musallat eder ve onun malını, onu hor ve zelil ettikten sonra alır. O cimriyi bir şehvet, arzu harekete getirir ki, o şehvet ile uygunsuz işler yaparak malını telef eder. Onda bir düşünce meydana gelir, öğünmek için bir bina yapar veya faydasız bir harabeyi tamir eder, malını onlara sarf eder. Ya da dünya afetlerinden bir afet peyda olur. Malı suda gark olur, hırsız çalar veya ona daimi bir dert erişir, malını doktorlara yedirir. Yahut da, malını bir mekânda, bir yerde saklar ve sonra da unutur."

***

Sual: Bazı kimseler, gökten ağır, zehirden acı olan nedir diye sorular sorarak, karşısındakini mahcup etmek istemektedirler. Gerçekten böyle sorular sorulmuş mu ve bunların cevapları var mıdır?

Cevap: Bu tip sorular, hazret-i Ali'ye de sorulmuş. Hatta hazret-i Ali'ye daha fazlası da sorularak; "Gökten ağır, yerden geniş, denizden engin, ateşten sıcak, taştan katı, zemherirden soğuk ve zehirden acı olan nedir" diye sorulmuş. Hazret-i Ali de cevaben;

"Gökten ağır olan, temiz bir kimseye iftira etmektir. Yerden geniş olan; Hak, doğru olan şeydir. Denizden engin olan, kanaat eden kalptir. Ateşten sıcak olan, zulüm eden sultandır. Taştan katı olan, münafığın kalbidir. Zemherirden soğuk olan; levm eden, kınayan kimseye ihtiyacını arz etmektir. Zehirden acı olan da, sabır etmektir" buyurmuşlardır.

***

Sual: Din bilgilerinden herkes için lazım olanları öğrenmemenin, dinimiz açısından hükmü nedir?

Cevap: İman edilecek şeyleri ve farzlardan, haramlardan meşhur olanları, lüzumu kadar öğrenmek, her Müslümana farzdır. Bunları öğrenmemek haramdır. Bu bilgileri işitip de, öğrenmeye ehemmiyet, önem vermemek ise küfür olur, imanı giderir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

* Müslümanların birleşmesi (Osman Ünlü'nün 1.9.2018 tarihli yazısı)

1 Eylül 2018, Cumartesi

 

 

Müslümanların birleşmesi

 

 

 

 

Sual: Bazı kimseler; insanlar ve bilhassa Müslümanlar arasındaki ayrılıklar giderilmeli, ayrılıklar ortadan kalkmalıdır diyor. İnsanların ve Müslümanların arasındaki ayrılıkların kalkması mümkün mü, mümkün ise nasıl olabilir?

Cevap: İnsanların ihtilaflarının, aralarındaki ayrılıkların kalkması, bütün insanların Müslüman olmaları ile mümkün olur. İslâmiyetin din bilgileri ikiye ayrılır:

1- Kalp ile inanılacak şeyler.

2- Kalp ve bedenle yapılacak şeyler.

Kalp ile inanılacak bilgiler, elbet bir bütündür. Bu da, Resûlullah efendimizin bildirdiği ve Eshâb-ı kiramın haber verdiği iman bilgileridir. Ehl-i sünnet âlimleri, bu bilgileri Eshâb-ı kiramdan öğrenip, kitaplarına yazdılar. Bütün Müslümanların, bu kitaplardan okuyup, inanmaları hep bir imanda birleşmeleri lazımdır. Müslümanlar birleşmeli, ayrılık, bölücülük olmamalıdır. Bunun için, bütün Müslümanların, tek doğru yol olan Ehl-i sünnet inanışında birleşmeleri, Peygamber efendimizin haber verdiği sapık fırkalara bölünmemeleri lazımdır. Başka türlü birleşmek olmaz. Doğru yoldan ayrılmış olanların da bu iman bilgilerini öğrenmesi, kendi kafalarından çıkan saçma ve sapık düşünceleri din bilgisi olarak yaymamaları, bölücülük yapmamaları lazımdır. Fakat, mezhepsizler, hak olan dört mezhebe saldırıyorlar. Mezheplerin ortadan kaldırılarak, uydurma bir Müslümanlık yapılmasını istiyorlar. Peygamber efendimiz, Ehl-i sünnetin içinde bulunan dört mezhebin, ibadetlerde birbirinden ayrılığının rahmet olduğunu bildiriyor. Müctehidlerin ictihad etmelerini emir ediyor.

Allahü teâlâ, ibadetlerle ve evlenme, alış-veriş ve kul hakları ile ilgili bilgilerin hepsini açık ve kesin olarak bildirmedi. Kısa ve kapalı bıraktığı bilgileri Peygamber efendimizin açıklamasını diledi. Peygamber efendimiz de, bunların hepsini tam açıklamadı. Kapalı bıraktığı bilgilerin açıklanmasını ve bunların günlük hadiselere tatbik edilmesini müctehid âlimlere bıraktı. Bu âlimler, bu vazifeleri yaparlarken, aralarında ayrılıklar oldu. Böylece mezhepler meydana geldi. Müslümanlar ibadetlerini yaparken, memleketlerinin örf ve âdetlerine, iklim şartlarına ve kendi fizik yapılarına uygun ve daha kolay olan mezhebi seçerek, bu mezhebi taklid eder. Mezhepler, rahmettir, kolaylıktır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

30 Ağustos 2018 Perşembe

* İmama uymanın doğru olması

1 Eylül 2018, Cumartesi

 

İmama uymanın doğru olması

 

 

 

 

Sual: İmamın sesini duymadan veya imamı görmeden cemaatle namaz kılmak, mesela radyo veya televizyondaki imama uyarak namaz kılmak sahih olur mu?

Cevap: İmama uymanın doğru olması için, gerekli olan şartlardan bir kısmı şöyledir:

7- İmama uymanın sahih olması için, imamın veya müezzinin sesini işitmek yahut bunları görmek veya cemaatin hareketlerini görmek lâzımdır. İşitmeğe, görmeğe elverişli penceresi olmayan duvar arada olmamalıdır.

[Radyodan, televizyondan, hoparlörden çıkan ses, insan sesi değildir. Sinema perdesinde, televizyonda namaz kıldığı görülen imamın kendisi değildir, benzeridir. Buna uymak câiz olmadığı gibi, bu seslerle ibadet yapmak da sahih olmaz. Bid'at ve büyük günah olur.]

(El-mukaddimet-ül-hadremiyye) ve (Envâr) ve (El-fıkh-ü-alel-mezâhib-il-erbe'a) ve (Misbâh-un-necât) kitaplarında diyor ki, (Şafii mezhebinde, cami haricinde bulunan kimsenin, camideki imama uymasının sahih olması için, imamın intikalâtını (hareketlerini), imamı veya cemaatten birini görerek yahut imamı veya müezzini işiterek bilmek şart olduğu gibi, son saftan uzaklığı takriben üçyüz zrâ'dan [300 x 0,42 = 126 metreden] fazla olmaması da şarttır.) (Tergîb-üs-salât)da diyor ki, (Cami haricindeki kimsenin, imama uyması sahih olmak için, camiin dolu olması lâzımdır. Dolu olmaz ise ve dolu olup da, son saf ile, dışarıdaki kimse arasında, araba geçecek kadar mesafe varsa, imama uyması sahih olmaz). Hoparlör sesi ile ve televizyondaki imama uyarak kılanların namazlarının sahih olmadığı, Hindistan alimlerinin Keralada çıkardıkları (El-Muallim) mecmuasının Rebî'ul-evvel 1406 ve Dessembr [Aralık] 1985 tarihlisinde uzun yazılıdır. 1401 h. ve 1981 m. senesinde Pakistan'da çıkan (Süyûf-ullahil-ecille) kitabının beşinci sahifesinde, hoparlör ile namaz kıldıran imama uymak câiz olmadığı açık yazılıdır. Bu kitap, (Hakîkat Kitâbevi) tarafından, (Fitnet-ül vehhâbiyye) sonunda bastırılmıştır.

8- İmam hayvanda, cemaat yerde veya bunun tersi olmamak.

9- İmam ile cemaat, yapışık olmayan iki gemide bulunmamak. (Tam İlmihal s. 250)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

📷 Ersin Sunnié yeni bir fotoğraf ekledi

 
Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin...
   
 
   Facebook
 
   
   
 
   
📷 Ersin Sunnié yeni bir fotoğraf ekledi.
30 Ağustos, 09:27
Gör
 
Beğen
Yorum Yap
 
 
 
   
   
 
Facebook'u Aç
 
   
   
 
Bu mesaj mehmetalikose53@gmail.com adresine gönderilmiştir. Gelecekte Facebook'tan bu tür e-postalar almak istemiyorsanız, buraya tıklayarak abonelikten çıkabilirsiniz.
Facebook, Inc., Attention: Community Support, 1 Facebook Way, Menlo Park, CA 94025
   
 

29 Ağustos 2018 Çarşamba

* İnsan, başına gelecekleri düşünmeli (Osman Ünlü'nün 31.8.2018 tarihli yazısı)

31 Ağustos 2018, Cuma

 

 

İnsan, başına gelecekleri düşünmeli

 

 

 

 

Sual: Çoğu insan, hiç ölmeyecekmiş, hiç hesaba çekilmeyecekmiş gibi hareket etmektedir. Halbuki bir insanın her şeyden önce sonunu düşünmesi, ona göre hazırlık yapması gerekmez mi?

Cevap: Dünya hayatı çok kısadır ve her günü de geçip hayal olmaktadır. Her insanın sonu ölümdür. Bundan sonrası da, ya daimi azab veya ebedi nimetlerdir. Bunların vakitleri, herkese süratle yaklaşmaktadır.

Bunun için insan, kendine merhamet etmeli, gaflet uykusundan uyanmalıdır. Batılın batıl olduğunu görerek, ondan kurtulmaya çalışmalı, Hakkın da hak olduğunu görerek, ona tabi olmalı, sarılmalıdır. İnsanın vereceği karar, çok mühimdir ve vakit ise, çok azdır. Her insan, muhakkak ölecektir ve insan öldüğü vakti düşünmeli, başına geleceklere hazırlanmalıdır.

Hiç kimse, Hakka tabi olmadıkça, ebedi azabdan kurtulamaz. Ölüm anındaki son pişmanlık, insana fayda vermez ve son nefeste Hakkı tasdik etmek, kabul olmaz. Sadece Müslümanın günahlarına tevbe etmesi, kabul olur. O gün, Allahü teâlâ, insana;

"Kulum! Sana akıl nurunu vermiştim. Bununla, beni anlamanı, bana ve Peygamberim Muhammed aleyhisselâma, Onun getirdiği İslâm dinine iman etmeni emretmiştim. Bu Peygamberin geleceğini, Tevratta ve İncilde haber vermiştim. İsmini ve dinini her memlekete yaydım. İşitmedim diyemezsin. Gece gündüz, dünya kazancı için, dünya zevkleri için çalıştın. Ahirette başına gelecekleri hiç düşünmedin. Gaflet içinde iken, mevtin, ölümün pençesine düştün" derse, acaba o insan buna nasıl cevap verecektir?

Bunun için her insan, başına gelecekleri düşünmeli, ömrünü tüketmeden, aklını başına toplamalıdır. İnsanın etrafında gördüğü, konuştuğu, sevdiği, korktuğu kimselerin hepsi, birer birer ölmektedir. Her biri birer hayal gibi, gelip gitmektedirler. İnsan iyi düşünmeli, tercihini ona göre yapmalıdır. Ebedi olarak ateşte yanmak, çok büyük azabdır! Sonsuz nimetler içinde yaşamak ise, çok büyük bir nimettir. Bunlardan birini seçmek, hayatta iken, insanın elindedir. Herkesin sonu, bu ikisinden biri olacaktır. Bundan kurtulmak imkansızdır. Bunu düşünmemek, çare aramamak, tedbir almamak, büyük cahillik ve cinnettir. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki:

(Arzusu ahiret olup, ahiret için çalışana, Allahü teâlâ dünyayı hizmetçi yapar.)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com