30 Eylül 2021 Perşembe

* İslâmi ahkâmın tatbik edilmediği yerde fâiz (2)

30 Eylül 2021, Perşembe

İslâmi ahkâmın tatbik edilmediği yerde fâiz (2)

 

Sual: (Dâr-ül-harb)de, bankaya para yatıran bir mümin, bu paranın fâizini alabilir mi ve bankada çalışarak maaş alması caiz midir?

Cevap: Kâdî zâde, (Feth-ul-kadîr) tekmilesinde (Dâr-ül-harbde, Müslüman ile kâfir arasında fâiz yoktur) hadîs-i şerifini açıklarken diyor ki: (Hicretten önce Kureyş müşrikleri, ehl-i kitap olan rumların acem kâfirlerine yenilmelerine sevinmişlerdi. Rum sûresi nazil olup, acemlerin az zaman sonra yenilecekleri bildirilince, Ebû Bekr-i Sıddîk, Kureyş kâfirleri ile sözleşme yaptı. Acemler yenildi. Ebû Bekr-i Sıddîk da sözleşilen develeri Kureyş kâfirlerinden aldı. Bu sözleşme kumar idi. Mekke şehri de, müşrik memleketi idi. Resûlullah, bu kumar sözleşmesine ve şart edilen develerin kâfirlerden alınmasına izin verdi).

Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, Dâr-ül-harbde yani Avrupa’da, Amerika’da, kâfirlerin kurduğu ve yalnız kâfirlerden fâiz alan bir bankaya para yatıran bir müminin, bu paranın fâizini bankadan alarak ihtiyaçlarına harç etmesi helaldir. Bankaya para yatıran bir kimse, banka ile ortaklaşa, parasını fâiz ile işletmeğe vermiş oluyor. Bu bankadan ödünç para alıp fâiz verenlerin hepsi Müslüman veya zimmî ise, bankaya yatırılan paranın fâizini almak haram olur. Bankadan para alıp fâiz verenler, Müslüman ve harbî kâfir karışık ise, o bankadan alınan fâiz ve hizmet karşılığı alınan maaş mekruh olur. Müslüman veya zimmî müşterisi çok ise, harama yakın, harbî kâfir müşterisi çok ise, helale yakın mekruh olur. Meşîhat-i islâmiyyenin İstanbul’da çıkardığı (Cerîde-i ilmiyye) kitabının 29 Şubat 1336 ve 9 Cemâzil-uhrâ 1338 târîh ve ellibeşinci sayısının binyediyüzkırkdördüncü sahifesinde yazılı fetvada da, (Dâr-ül-harbde kâfir bankasına para yatırıp, bankadan fâiz almak, şer’an helal olur) buyurulmuştur. Bankada çalışarak maaş almak da, böyledir. (Tam İlmihal s. 858)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

* Gazâya ve şehitlere verilen sevap (Osman Ünlü Hocanın 30.09.2021 tarihli yazısı)

30 Eylül 2021, Perşembe

Gazâya ve şehitlere verilen sevap

 

Sual: Dinini, vatanını, namusunu korumak için harbe gidenlere ve şehit olanlara ne gibi sevaplar verilmektedir?

Cevap: Menâkıb-ı Çihâr Yâr-i Güzîn kitabında Hazret-i Hasan'dan rivayetle şöyle nakledilir:

“Hazret-i Ali bir gün insanları cihada teşvik ediyordu. Bir şahıs ayağa kalkıp;

-Ya imam, bize cihadın ve gazanın sevabından haber verir misiniz? dedi. Hazret-i Ali buyurdu ki:

-Bir gün Resul-i ekrem ile gazaya gidiyorduk. Senin gibi, ben de Resul-i ekreme; 'Ya Resulallah, bize gaza ve cihadın sevabından haber verir misiniz?' diye arz edince buyurdular ki:

(Bir kavim gazaya niyet eylese, Allahü teâlâ onlar için Cehennemden kurtuluşuna berat yazar. Allahü teâlâ sefere hazırlananlarla meleklere övünüp, buyurur ki; “Görün, benim kullarımı, benim yolumda gazaya hazırlanırlar.” Hak teâlâ melekler gönderir ve onları hıfzederler. Her sevapları iki kat yazılır. Harp için yola çıkınca, o kadar sevap verir ki, dünyadaki bütün insanlar kâtip olsalar, onun hesabında aciz olurlar. Harbe başlayınca, melekler onları çevirip, yardım ve zafer için, dua ederler. Arşın altından bir melek, “El-cennetü tahte zılâl-issuyuf” yani Cennet kılıçların gölgesi altındadır diye, nidâ edip, çağırır. Kılınç dokunup, her şehit olana, sıcak günde soğuk su içmiş gibi, lezzetli gelir. Yere düşmezden evvel, kendisine müjde verilir. Yere düşünce bir ses; “Merhaba ey temiz ruh! Temiz bedeninden çıktın. Allahü teâlâ senin için Cennetinde o kadar sevap, ecir, mülk ve nimetler hazırlamıştır ki, ne gözler görmüş, ne kulaklar işitmiş ve ne de kimsenin hatırına gelmiştir denir.)

Resul-i Ekrem  efendimiz devamla buyurdu ki:

(Allahü teâlâ o şehit hakkında buyurdu ki; “Her kim onu razı ederse, beni razı eder. Her kim onu incitirse, beni incitir.” Allahü teâlâ, şehitlerin ruhlarını yeşil kuşların kursağına koymuştur. Cennete girip, yemişlerinden yerler. Şehide Cennet-ül firdevsde yetmiş köşk verirler.)

Resulullah efendimiz daha sonra yemin edip, buyurdu ki:

(Kıyamet gününde, şehitler yerlerinden kalkıp, mahşer yerine gelirler ve süslü kürsiler üzerine otururlar. Her şehit evladından, ehlinden, akrabasından ve ahbabından çok kişiye şefaat edecektir.) Hazret-i Ali; Server-i Enbiyâ bunu böyle buyurdular demiştir.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

29 Eylül 2021 Çarşamba

* İslami ahkâmın tatbik edilmediği yerde fâiz

29 Eylül 2021, Çarşamba

İslami ahkâmın tatbik edilmediği yerde fâiz

 

Sual: (Dâr-ül-harb)de, yani ahkâm-ı islâmiyyenin tatbik edilmediği İtalya, Fransa gibi yerlerde, Müslümanın, kâfirlere ödünç vererek, onlardan fâiz alması caiz midir?

Cevap: (Dâr-ül-harb)de, yani ahkâm-ı islâmiyyenin tatbik edilmediği İtalya, Fransa gibi putlara tapınılan yerlerde, Müslümanın, kâfirlere ödünç vererek, onlardan fâiz almasının caiz olduğu bütün kitaplarda, fâiz bahsinin sonunda yazılıdır. Mesela:

İbni Âbidîn diyor ki, (Dâr-ül-harbde, kâfirlerin mallarını fâiz, kumar, fasit bey’ ile almak helaldir. Bu yollarla Müslümanın zarar etmesi helal değildir).

(Mültekâ) kitabında, (İmam-ı a’zam ile imâm-ı Muhammed “rahmetullahi teâlâ aleyhimâ” buyurdu ki, Dâr-ül-harbde, Müslüman ile kâfir arasında fâiz olmaz). (Mecmâ’ul-enhür)de diyor ki, (Hadîs-i şerifte, (Dâr-ül-harbde, Müslüman ile kâfir arasında fâiz yoktur) buyuruldu. Orada, onların malını almak mubahtır. Gönül rızası ile, gadr (zulüm) yapmadan almak caizdir. Diğer üç mezhepte hiç caiz değildir).

(Dürer ve Gurer) kitabında da bu hadîs-i şerîf yazılarak, Dâr-ül-harbde bir Müslümanın fâiz ile ve fasit bey’ ile [mesela ikramiyeli, piyangolu satış yaparak] kâfirden ve orada Müslüman olandan mal çekmesi caizdir. Çünkü, onların malını rızaları ile almak mubahtır diyor. Fakat, mallarına saldırmak, zorla almak caiz değildir diyor. Şernblâlî, bunu açıklarken, (Kumar ile alması da caizdir) diyor. (Kudûrî), (Cevhere), (Vikâye), (Dürr-ül-muhtâr) ve (Redd-ül-muhtâr)da ve (Fetâvâyı Hindiyye)de de böyle yazılıdır. (Dâr-ül-harb)de bulunan Müslümanların birbirleri ile ve zimmî kâfir ile yapıkları sözleşmelerin ahkâm-ı islâmiyyeye uygun olması lâzımdır. (Tam İlmihal s. 858)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

 

* Babanın, çocuklarına dinini öğretmesi... (Osman Ünlü Hocanın 29.09.2021 tarihli yazısı)

29 Eylül 2021, Çarşamba

Babanın, çocuklarına dinini öğretmesi...

 

Sual: Bir babanın, çocuklarının nafakasını temin ettiği gibi, dinlerini de öğretmesi, vazifesi midir?

Cevap: Konu ile alakalı olarak  Hadîkada deniyor ki:

“Çocuğunu ve nafaka vermesi lazım olan akrabasını aç bırakarak ve İslam terbiyesinden mahrum ederek zayi etmek günahtır. Analardan, baba ve dedelerden ve çocuklardan, torunlardan başka olan yakınlara, akraba denir. Zengin kimsenin fakir ve çalışamayacak hâlde olan akrabasına nafaka vermesi vaciptir. Çalışabilen erkek büyük akrabaya, fakir olsalar da, nafaka verilmez. Fakir olan yetim çocukların ve dul kadınların nafakaları, sağlam olsalar da, zengin akrabasına vacip olur. Küçük çocukların anneleri ve amcaları bulunsa, yahut anneleri ve ağabeyleri olsa, zengin iseler, çocukların nafakalarını, miras oranında, ortaklaşa verirler. Babanın, çocuklarına ilim, edeb ve sanat öğretmesi farzdır. Önce, Kur’ân-ı kerim okumasını öğretmelidir. Sonra imanın ve İslamın şartlarını öğretmelidir.”

Çocuk Kur’ân-ı kerim okumasını ve din bilgisini öğrenmeden mektebe gönderilirse, artık bunları öğrenecek vakit bulamaz. Din düşmanlarının tuzaklarına düşerek, onların yalanlarına, iftiralarına aldanır. Dinsiz ve İslam ahlakından mahrum olarak yetişir. Dünyada ve ahirette felaketlere sürüklenir. Cemiyete ve millete zararlı olur. Kendine ve başkalarına yapacağı kötülüklerin günahları, anasına babasına da yazılır. Çocuğunu, din bilgilerini öğretmeden önce, kâfirlerin, Hıristiyanların mekteplerine göndermenin büyük zararları, İrşâd-ül-hiyâra fî-tahzîr-il-müslimîn min medârisin-Nasârâ kitabında uzun yazılıdır.

***

Sual: Namazda pantolon paçalarını çekmenin mahzuru olur mu?

Cevap: Namazda secdeye giderken etekleri, pantolon paçalarını kaldırmak, çekmek mekruhtur.

***

Sual: Namaz kılarken, boğazını temizlemek için öksürür gibi yapmak, namazı bozar mı?

Cevap: Boğazından, özürsüz, öksürür gibi ses çıkarmak namazı bozar. Kendiliğinden olursa bozmaz. Okumayı kolaylaştırmak için yapılırsa, zararı olmaz.

***

Sual: Çocuk, ölmüş bir kadından süt emse, bu çocuk, o kadının süt çocuğu olur mu?

Cevap: Ölmüş bir kadının ve dokuz yaşına gelmiş kızın sütü ile de süt çocuğu olur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

28 Eylül 2021 Salı

* Herkes Kur'ânı anlayabilir mi? (Osman Ünlü Hocanın 28.09.2021 tarihli yazısı)

28 Eylül 2021, Salı

Herkes Kur’ânı anlayabilir mi?

 

Sual: Herkesin Kur’ânı anlayabileceği söyleniyor. Gerçekten Kur’ân-ı kerimi herkes anlayabilir mi?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Hâce Muhammed Pârisâ hazretleri, Tuhfet-üs-sâlikîn kitabında, İmam-ı Gazâlî hazretlerinden alarak buyuruyor ki:

“Üç kimse, Kur’ân-ı kerimin manasını anlayamaz: Birincisi, Arabiyi iyi bilmeyen ve tefsir okumamış olan cahil. İkincisi, büyük bir günaha devam eden fasık. Üçüncüsü, itikat bilgilerinden birini yanlış anlayıp, anladığına uymadığı için, hak sözü kabul etmeyen bidat sahibi.”

Ehl-i sünnet itikadından ayrılmak büyük günahtır. Bunun için bidat sahibi olan Kur’ân-ı kerimin manasını anlayamaz. Çünkü bidatin zulmeti kalbi karartır. Görülüyor ki, Ehl-i sünnet mezhebinde olmayan, Arabiyi çok iyi bilse de, Kur’ân-ı kerimi doğru anlayamaz. Yanlış anladıklarını yazarak, herkesi felakete sürükler.

***

Sual: Bir sıkıntı, ihtiyaç olduğu zaman, başlanmış oruç bozulabilir mi?

Cevap: İhtiyaç, sıkıntı olunca, orucu bozmak caiz olur. Bahr-ür-râıkda deniyor ki:

“Bir ibadete başlayınca, bunu özür olmadan bozmak haramdır. Farz olan orucu bozmak için sekiz özür vardır: Hastalık, sefere çıkmak, ikrah yani zalimin zorlaması, kadının hamile olması, çocuk emzirmek, açlık, susuzluk ve ihtiyarlık.”

***

Sual: Erkeklerin, kadınlar gibi her renkte elbise giymelerinin, dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır?

Cevap: Erkeklerin de her renk elbise giymeleri caiz ise de, kırmızı, sarı elbise giymeleri tenzihen mekruh denildi. Başlık ve takkenin kırmızı ve sarı renklerde dahi mekruh olmadığı söz birliği ile bildirildi. Resulullah efendimizin ayakkabısının siyah olduğu, Şir'at-ül-islâm şerhinde yazılıdır.

***

Sual: Namaz kılarken ceketi, gömleği giymeden omuza alarak bu şekilde namaz kılmanın mahzuru olur mu?

Cevap: Elbiseyi giymeyip, omuzlarına alarak namaz kılmak mekruhtur.

***

Sual: İmamlık yapmayı ve din bilgisi öğretmeyi, ücret karşılığında yapmanın dinimizce mahzuru var mıdır?

Cevap: Ezan okumak, imamlık yapmak, Kur’ân-ı kerim ve mevlid okumak, din bilgisi öğretmek için ücret almak caiz değil ise de, imamlık, müezzinlik ve ilim öğretmek için ücret almaya izin verilmiştir.

***

Sual: Namazda kıraat olarak Kur’ânın tercümesi okunabilir mi?

Cevap: Kıraatte, Kur’ân-ı kerimin tercümesini okumak caiz değildir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

EYLÜL MAKALE (Osman Ünlü Hocanın 01.09.2021 tarihli yazısı)

* Satıştaki ve ödünç vermekteki fâize misaller (5)

28 Eylül 2021, Salı

Başlık

 

Sual: Satıştaki ve ödünç vermekteki fâizler neler olabilir?

Cevap: (Rıyâd-un-nâsıhîn)de diyor ki:

Satıştaki ve ödünç vermekteki fâiz için, Ömer Nesefînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Erba’în-i Selmânî) kitabındaki otuzüç misalin bir kısmını aşağıya yazıyoruz:

29- Bir şeyi ucuz satın almak veya ona pahalı satmak şartı ile ödünç vermek fâiz olur.

30- Mahsulün yarıdan fazlasına ortak olmak şartı ile, köylüye para veya tohum veya toprak verip onu çalıştırmak veya ona ödünç vererek tarlasını alıp işletip, mahsulün yarıdan azını ona bırakmak fâiz olur. Çünkü, kira miktarının belli olması ve ödünç verilen malın aynı miktarda benzerinin ödenmesi lâzımdır.

31- Az ücretle çalıştırmak, ondan hediye almak, ziyafet istemek üzere ödünç vermek fâiz olur.

32- Bir şeyi, aldatarak pahalı satmak veya ucuz almak da fâiz olur.

33- Satılan şeyin ayıbını ve satın alınan şeyin kıymetini gizleyerek aldatmak fâiz olur.

34- Libya büyük müftüsi şeyh Tâhir-uz-Zâvî, fetvasında diyor ki: (Hükûmet, memurlara ödünç mesken parası vererek, yüzde dört fazlası ile aylıklarından kesiyor. Bu, % 4 fazla aldığı, fâiz olur. Haram olur. Müslüman olan hükûmetin bunu alması, vatandaşların da vermeleri haramdır. Bu ödünç paranın, faizsiz olarak, Allah rızası için verilmesi lâzımdır). Bu fetva, Libya’da çıkan 1973 Nisan târîhli (Hedy-ül-islâmî) mecmuası sonunda yazılıdır. Yahut, oturacak evi olmayan, mesken parası almak için, bütün muameleleri yaptıktan sonra, parayı alırken (Vekiliniz olarak, bu para ile ev yaptırmağı kabul ettim) demeli. Parayı veren (Ben de kabul ettim) demeli. Tapuyu alırken (Her ay ...... lira ödemek üzere ...... liraya bu evi satın aldım) demeli. Tapuyu veren de (Bu evi sana sattım) demelidir. Böylece helal olur. (Tam İlmihal s. 858)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için

Üye olmak için  |  Üyelikten ayrılmak için

 

Google mail grubu sayfası

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com