30 Nisan 2018 Pazartesi

* Ramazan ayı ve oruç tutmak

2 Mayıs 2018, Çarşamba

 

 

Ramazan ayı ve oruç tutmak

 

 

 

Sual: Ramazan ayı ve bu ayda oruç tutmanın fazileti nedir?

Cevap: İslâmın beş şartından dördüncüsü, mübarek Ramazan ayında, her gün oruç tutmaktır. Oruç, hicretten onsekiz ay sonra, Şaban ayının onuncu günü, Bedir gazâsından bir ay evvel farz oldu. Ramazan, yanmak demektir. Çünkü, bu ayda oruç tutan ve tevbe edenlerin günahları yanar, yok olur.

(Riyâd-ün-nâsıhîn) kitabında diyor ki: (Buhârî) kitabında, Ebû Hüreyre "radıyallahü anh" diyor ki: Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki: (Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır). İmâm-ül-eimme, Muhammed bin İshak bin Huzeyme yazıyor ki, Selmân-ı Fârisî "radıyallahü anh" bildirdi ki, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" Şaban ayının son günü hutbede buyurdu ki: (Ey Müslümanlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece [Kadir gecesi], bin aydan daha faydalıdır. Allahü teâlâ, bu ayda, her gün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri teravih namazı kılmak da sünnettir. Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda, farz yapmış gibidir. Bu ayda, bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer Cennettir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır. Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftar verirse, günahları affolur. Hak teâlâ, onu Cehennem ateşinden azad eder. O oruçlunun sevabı kadar, ona sevab verilir). Eshâb-ı kiram, dediler ki: Ya Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluya iftar verecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz. Resûl "aleyhisselâm" buyurdu ki: (Bir hurma ile iftar verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de, bu sevab verilecektir. Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası af ve mağfiret ve sonu Cehennemden azad olmaktır. Bu ayda, emri altında olanların [işçinin, memurun, askerin ve talebenin] vazifesini hafifletenleri [patronları, âmirleri, kumandanları ve müdürleri], Allahü teâlâ af edip, Cehennem ateşinden kurtarır. Bu ayda dört şeyi çok yapınız! Bunun ikisini Allahü teâlâ çok sever. Bunlar, Kelime-i şehadet söylemek ve istiğfar etmektir. İkisini de, zaten her zaman yapmanız lâzımdır. Bunlar da Allahü teâlâdan Cenneti istemek ve Cehennem ateşinden Ona sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyamet günü susuz kalmayacaktır). (Tam İlmihâl s. 313)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google

 

Mail grubu sayfası: Google

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

* Abdest uzuvları yoksa veya yaralı ise (Osman Ünlü'nün 2.5.2018 tarihli yazısı)

2 Mayıs 2018, Çarşamba

 

 

Abdest uzuvları yoksa veya yaralı ise

 

 

 

 

Sual: Bir kimsenin eli, ayağı kopmuş veya felçli ise, yahut abdest uzuvları mesela yüzü tamamen yaralı olup yıkamak mümkün olmuyorsa, böyle bir kimse nasıl abdest alabilir?

Cevap: Merâk-ıl-felâhın Tahtâvî haşiyesinde deniyor ki:

"Abdest ve gusül azasının yarıdan fazlası yara ise, bu kimse teyemmüm eder. Yarısı yara ise, sağlam yerleri yıkar. Yaraları mesh eder, yaraya mesh zarar verirse, sargı üzerine mesh eder. Bu da zarar verirse, hiç mesh etmez.

Başında hastalık olup, mesh zarar verirse, mesh sakıt olur, yapmaz.

İki elinin ve iki ayağının yıkaması farz olan yerleri kesik olanın yüzü de yara ise, teyemmüm edemeyeceğinden abdestsiz kılar ve namazı iade etmez. Yüzü sağlam ise, yüzünü yıkatır. Yardımcısı yoksa, yüzünü toprağa sürer.

Sağlam kimsenin bir eli felçli, yaralı, kesik, çolak ise, diğer eli ile abdest alır. İki eli de böyle ise, elini, yüzünü toprağa sürer.

Yaranın, çıbanın, kırığın üstüne, bunları tedavi ve zarardan korumak için zaruri olarak sarılan sargı veya tahta, merhem, alçı açılıp yara yıkanamaz ve mesh edilemezse, bunların yüzeylerinin ekserisine ve arada kalan sağlam cilt üzerine mesh edilir. İmkân olursa, bunlar çıkarılıp yara üzerine mesh etmek ve sağlam cildi yıkamak lazım olur. Bunların abdestli olarak sarılması ve belli müddeti yoktur.

Sağlam ayağı yıkayıp diğerindeki sargıya mesh caizdir. Yara iyi olmadan, üzerindeki şey düşerse, abdest bozulmaz. Mesh ettikten sonra, mesh olunan şey değiştirilirse de bozulmaz.

Tırnak kırılır veya yara olursa, üzerine veya ayaktaki çatlağa konan merhemi kaldırmak zarar verirse, bu hâl zaruret olacağından, merhemin üstü yıkanır. Yıkamak zarar verirse mesh eder. Bu da zarar verirse mesh de etmez. Diğer üç mezhepte, böyle olduğu için başka mezhebi taklide imkân yoktur. Bu merhemin, 'cebire' gibi olduğu, İbni Âbidînde yazılıdır. Fakat, diş dolgusu ve kaplaması böyle değildir. Çünkü, Maliki veya Şafii mezhebini taklit mümkündür.

Kendi sebep olmayarak aklı giden veya bayılan üzerinden altı namaz vakti geçerse, aklı gelinciye kadar kılamadığı namazları kaza etmez. Hasta kimse ise, ima ile de kılamadığı namazların sayısı ne olursa olsun, bunların iskatı için vasiyet etmez. İyi olursa, hepsini kaza eder."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

Ersin Sunnié, durumunu güncelledi

 
Cümleten kandiliniz mübarek olsun...
   
 
   Facebook
 
   
   
 
   
Ersin Sunnié, durumunu güncelledi.
30 Nisan, 08:58
Gör
 
Beğen
Yorum Yap
 
 
21 kişi buna ifade bıraktı.
 
   
   
 
Facebook'u Aç
 
   
   
 
Bu mesaj mehmetalikose53@gmail.com adresine gönderilmiştir. Gelecekte Facebook'tan bu tür e-postalar almak istemiyorsanız, buraya tıklayarak abonelikten çıkabilirsiniz.
Facebook, Inc., Attention: Community Support, 1 Facebook Way, Menlo Park, CA 94025
   
 

Kişisel Verilerimizin Korunmasına Ne Kadar Hazırız? - 10 Mayıs İK Kongresi

Bu e-postayı düzgün görüntüleyemiyorsanız lütfen tıklayınız.

Sayın Mehmet Ali ,

Bilgilendirme e-postalarını almak istemiyorsanız lütfen tıklayınız.


Bu e-posta size SmartMessage™ kullanılarak gönderilmiştir.

29 Nisan 2018 Pazar

* Berat; temize çıkmak demektir (Osman Ünlü'nün 1.5.2018 tarihli yazısı)

1 Mayıs 2018, Salı

 

 

Berat; temize çıkmak demektir

 

 

 

 

Sual: Berat ne anlama gelmektedir ve insanın dünyada iken ahiretteki azaptan kurtulma imkânı var mıdır?

Cevap: Berat veya Beraet kelimesinin sözlük anlamı, temize çıkmak, kurtulmak demektir. Berat, kurtuluş vesikası anlamına da gelmektedir. Peygamber Efendimiz buyurdu ki:

(Ahirette pek çok kimse, hesaba çekilmeden Cennete girerler. Onlar için mizan, terazi kurulmaz. Onlara verilen sayfalar üzerine; "Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah. Bu filanın oğlu filanın Cennete girmesinin ve Cehennemden kurtulmasının beraetidir" yazılır.)

Abdullah ibni Ömer hazretleri bir gün Resûlullah efendimizin huzuruna gelince;

(Kıyamet günü herkesin beratı, yani kurtuluş vesikası, her işi ölçüldükten sonra verilir. Abdullah'ın beratı ise, dünyada verilmiştir) buyururlar. Sebebi soruldukta;

(Kendisi vera ve takva sahibi olduğu gibi, dua ederken "Ya Rabbi! Benim vücudumu, kıyamet günü o kadar büyük eyle ki, Cehennemi yalnız ben doldurayım. Cehennemi insanla dolduracağım diye verdiğin sözün böylece yerine gelmiş olsun da, Muhammed aleyhisselamın ümmetinden hiç kimse Cehennemde yanmasın" diyerek din kardeşlerini kendi canından daha çok sevdiğini göstermiştir) buyurdu.

Bir hac zamanında, Ebû Amr ez-Zücâcî hazretlerinin yanına birisi gelerek;

-Haccımı yaptım, beratımı ver. Beratımı almam için beni sana gönderdiler deyince, Ebû Amr ez-Zücâcî hazretleri, o kimseye şaka yapıldığını anlar ve ona, Kâbe'yi işaret ederek;

-Git oraya ve ya Rabbi! Bana beratımı ver, de! buyurur. Daha sonra o kimse, elinde bir kâğıtla geri döner. Kâğıdın üzerinde yeşil hat, yazı ile;

"Bismillâhirrahmânirrahîm. Bu, falan oğlu falanın Cehennemden berat kâğıdıdır" yazılıdır.

Her sene, şaban ayının 15. Berat gecesinde o senede olacak şeyler, ameller, ömürler, ölüm sebepleri, yükselmeler, alçalmalar, yani her şey Levh-i mahfuzda yazılır. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin hanımı bir Berat gecesinde;

-Efendim, bu gece ecellerin ve amellerin takdir edildiği gecedir. Kim bilir Allahü teâlâ kimin defterine ölecek ve kimin defterine yaşayacak! diye kaydetti deyince, İmâm-ı Rabbânî hazretleri;

-Niçin tereddüt ve şüphe ile söylüyorsun? Ya isminin, dünyada yaşayacaklar sayfasından silindiğini görenin hâli nice olur buyurur ve o sene vefat eder.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google | Yahoo

 

Mail grubu sayfası: Google | Yahoo

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com

 

 

 

 

* Şükür secdesi müstehabtır

1 Mayıs 2018, Salı

 

 

Şükür secdesi müstehabtır

 

 

 

Sual: Şükür secdesi ne zaman ve nasıl yapılır, namazdan sonra şükür secdesi yapmak câiz midir? Farz veya vaciblere inanmayanın durumu ne olur? İslâmiyeti bildiren deliller nelerdir?

Cevap: (Şükür secdesi) de, tilâvet secdesi gibidir. Kendisine nimet gelen veya bir dertten kurtulan kimsenin, Allahü teâlâ için secde-i şükür yapması müstehabtır. Secdede önce, (Elhamdülillah) der. Sonra, secde tesbihini okur. Namazdan sonra şükür secdesi yapmak mekruhtur. (Mektûbât-ı Ma'sûmiyye) birinci cild, 124. cü mektupta da yazılıdır. Cahillerin sünnet veya vacib sanacağı mubahları yapmak da, tahrimen mekruhtur. (Bid'at) hâsıl olmasına sebep olur.

(Redd-ül-muhtâr)da vitir namazını anlatırken diyor ki, (İnanması da, yapması da farz olan emirlere (Farz) denir. Farz olduğuna inanmayan, kâfir olur. Yapmayan, tevbe etmezse, Cehennem azabı çeker. İnanması farz olmayıp, vacib olan, yapması farz olan emlere (Vacib) denir. Vacib olduğuna inanmayan kâfir olmaz. Vacibi yapmayan da, tevbe etmezse, Cehennemde azab çeker. Vacibin, ibadet olduğuna, yapılması lâzım olduğuna inanmayan kâfir olur. Çünkü, vacib olduğu, sözbirliği ile ve zaruri olarak bildirilmiştir. Kur'ân-ı kerimde (Kati delil) ile, yani açıkça bildirilmiş ve sözbirliği ile anlaşılmış emirlere farz denir. Kur'ân-ı kerimde (Şüpheli delil) ile, yani açık olmayarak bildirilmiş veya bir sahâbînin bildirmesi ile anlaşılmış olan emirlere vacib denir.

Ahkâm-ı islâmiyyeyi bildiren deliller, vesikalar dörttür: Sübûtü ve delâleti kati olanlar. Açık anlaşılan âyetler ve tevatürle, yani sözbirliği ile bildirilmiş açıkça anlaşılan hadîsler böyledir. İkincisi, sübûtü kati olup, delâleti zannî olanlar. Açıkça anlaşılamayan âyetler böyledir. Üçüncüsü, sübûtü zannî, delâleti kati olanlar. Bir sahâbînin bildirdiği açık hadîsler böyledir. Dördüncüsü, sübûtü de, delâleti de zannîdir. Bir sahâbînin bildirdiği, açık anlaşılamayan hadîsler böyledir. Birincisi, farz ile haramları, ikincisi ve üçüncüsü, vacib ile tahrimen mekruhu, dördüncüsü, sünnet ile müstehabı ve tenzihi mekruhu bildirir. Bir sahâbînin haberini veya kıyası tevilsiz red etmek (Bid'at)dir.) (Tam İlmihal s. 230)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dinimiz İslam

İnternet Radyosu

 

 

 

Huzura Doğru TV

 

 

 

Dini sualler için | Üye olmak için

 

Üyelikten ayrılmak için: Google

 

Mail grubu sayfası: Google

 

www.hakikatkitabevi.net

 

www.dinimizislam.com