29 Kasım 2009 Pazar

Çay Haber.Com | Karadeniz Haber Rize, Artvin, Trabzon

Çay Haber.Com | Karadeniz Haber Rize, Artvin, Trabzon


Oktay Çevik Çaykur Rizespor’dan Ayrıldı

Posted: 29 Nov 2009 04:00 PM PST

Oktay Çevik

Oktay Çevik

Çaykur Rizespor’da, teknik direktör Oktay Çevik ile yollar ayrıldı.Kulüp basın sözcüsü Şükrü Cevahir, Oktay Çevik ile son haftalardaki başarısız sonuçları değerlendirdiklerini söyleyerek kararı açıkladı.

Kulüp basın sözcüsü Şükrü Cevahir, ligde son olarak kendi sahalarında Karşıyaka’ya 2-0 yenildiklerini hatırlatarak, maçtan sonra, teknik direktör Oktay Çevik ile son haftalardaki başarısız sonuçları değerlendirdiklerini söyledi.

Cevahir, takım için bir kan değişikliğinin faydalı olacağını düşündüklerini belirterek, ”Teknik direktör Oktay Çevik ile görüşerek, karşılıklı yollarımızı ayırdık” dedi.

Yönetimin bu gelişme nedeniyle salı günü İstanbul’da toplanacağını ifade eden Cevahir, ”Salı gününe kadar teknik direktör arayışlarımızı sürdüreceğiz. Yeni teknik direktörümüzü belirleyip, bir an önce göreve getirmek istiyoruz” diye konuştu.

Mustafa Sungur dua bekliyor

Posted: 29 Nov 2009 05:50 PM PST

Hac için Suudi Arabistan’da bulunan Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Mustafa Sungur hastaneye kaldırıldı.

haber/haber7/photos/10418.jpg” border=”0″ />

Hac için Suudi Arabistan’da bulunan Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Mustafa Sungur hastaneye kaldırıldı.

Bronşit teşhisi ile Arap Hastanesinde tedavi altına alınan Sungur gözlem altına alındı.

Risalehaber

Meydan okuyor! 10 tane daha yapacak

Posted: 29 Nov 2009 05:50 PM PST

İran’ın on yeni uranyum zenginleştirme tesisi inşa edeceği bildirildi. Ülkenin farklı bölgeleri için önerilen beş tesisin inşası için iki ay içinde hazırlıklara başlayacak, diğer tesisler için ise yer belirlenecek.

İran’ın resmi haber ajansı İRNA, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad başkanlığında bugün toplanan bakanlar kurulunun, Natanz nükleer santrali ölçeğinde on yeni uranyum zenginleştirme tesisinin inşası için Atom Enerjisi Kurumuna yetki verdiğini duyurdu.

Buna göre kurum, ülkenin farklı bölgeleri için önerilen beş tesisin inşası için iki ay içinde hazırlıklara başlayacak, diğer tesisler için ise yer belirleyecek.

Hükümetin, dördüncü kalkınma planı doğrultusunda ülkenin ihtiyacı olan 20 bin megavatlık elektrik üretimi için bu yeni tesisleri inşa etmesi gerektiği belirtildi.

Ahmedinejad da konuşmasında öngörülen elektrik miktarını üretebilmek için halihazırdaki ölçeğe göre 500 bin yeni santrifüj yapılması gerektiğini söyledi.

Ürettikleri yeni nesil santrifüjlerdeki kapasitenin yüksekliği sayesinde bu sayının aşağı çekilebileceğini belirten Ahmedinejad, “Öyle bir noktaya ulaşmalıyız ki, yılda 250-300 ton yakıt üretebilelim. Bunun için hızlı ve yeni santrifüjlerden yararlanmamız gerekir” dedi.

Ahmedinejad, Tahran’daki reaktörlerin ihtiyacı olan yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyum konusunun ise çarşamba günkü toplantıda görüşüleceğini bildirdi.

İran Cumhurbaşkanı, “Bütün dünyayla dostane ve sevgi çerçevesinde ilişkilerimiz var. Ancak iğne başı büyüklüğünde bile olsa İran halkının hakkının zayi olmasına izin vermeyeceğiz” ifadesini kullandı.

AA

Davutoğlu’na göre ne zaman AB’deyiz?

Posted: 29 Nov 2009 05:50 PM PST

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Amerikan dergisi Newsweek’in, Türkiye’nin bölgede son dönemde izlediği dış politikadan AB hedefine, İslam dünyasında Asya ve Afrika’ya kadar Türkiye’nin dış hedeflerini anlattı.

haber/haber7/photos/547320091125010448327.jpg” border=”0″ />

Dışişleri Bakanı Ahmed Davutoğlu, “NATO üyeliği ve AB müzakere sürecinin Türkiye’nin stratejik önceliği olduğunu” belirterek, “Ancak bu, Orta Doğu’yu, Asya’yı ve Afrika’yı ihmal edebileceğimiz anlamına gelmiyor” dedi.

Bakan Davutoğlu, Amerikan dergisi Newsweek’in, Türkiye’nin bölgede son dönemde izlediği dış politika, bölge ülkeleriyle ilişkileri, Türkiye’nin geleceği ve Türk-Amerikan ilişkilerine dair sorularını yanıtladı.

Davutoğlu, “Başbakan Erdoğan’ın İran ziyaretinden sonra Türkiye’nin bir çok müttefiki merak ediyor. Türkiye kimin tarafında?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bu soruya cevap verebilmek için, coğrafyayı ve Türkiye’nin tarihini anlamanız lazım. Biz bir Avrupa ülkesi ve Asya ülkesiyiz. Balkanlara, Kafkaslara ve Orta Doğu’ya doğrudan erişimimiz var. Dolayısıyla Türk dış politikası, çok bölgeyi içine almalı ve çok boyutlu olmalı. Aynı zamanda Avrupa tarihinin de bir parçasıyız. Orta Doğu ve Balkanlar’daki 20′den fazla ülkenin tarihi, sadece Türk arşivleri kullanılarak yazılabilir. Bosna’da olandan daha fazla Boşnak nüfusa, Arnavutluk’ta olandan daha fazla Arnavut nüfusa sahibiz. Kürtler ve Araplar da var. Bu tarihi bağlardan dolayı, tüm bu ülkelerin bizden belli beklentileri bulunuyor”

Soğuk Savaş’ın statik bir uluslararası ortama sahip olduğunu dile getiren Davutoğlu, “(O dönemde) iki seçeneğiniz vardı. Ya NATO’nun ya da Varşova Paktı’nın üyesi olacaktınız, üçüncü bir alternatif yoktu” dedi.

Davutoğlu, Soğuk Savaş’tan sonra dinamik bir durumun ortaya çıktığına dikkati çekerek, Türkiye’nin, etnik ya da dini geçmişine bakmadan tüm komşu bölgelerini kapsayan bir dış politika rolünü üstlenmek zorunda kaldığını vurguladı.

“AVRUPA İLE ENTEGRASYON ANA HEDEF”

Aynı zamanda, Türkiye’nin en kurumsallaşmış ilişkisinin NATO üyeliği olmaya devam ettiğini, bunun Türkiye’nin en güçlü bağını oluşturduğunu ifade eden Davutoğlu, aynı doğrultuda, Türk dış politikasının ana hedefinin de Avrupa ile entegrasyon olduğunu kaydetti.

Davutoğlu, “Tarihimiz ve kültürümüz, Avrupa’nınkilerin bir parçası ve modernleşme sürecimiz Avrupa’daki gelişmelerle paralel. NATO üyeliğimiz ve AB ile müzakere süreci, Türkiye’nin stratejik önceliği. Ancak bu güçlü ilişkiler, Orta Doğu’yu, Asya, Orta Asya’yı, Kuzey Afrika’yı ya da Afrika’yı ihmal edebileceğimiz anlamına gelmiyor” diye konuştu.

SIFIR SORUN POLİTİKASINI HERKESE UYGULUYORUZ”

İran ile ilişkilerinin yeni bir şey olmadığını belirten Davutoğlu, Türk-İran sınırının 370 yıldır değişmediğine dikkati çekti. “Komşularla sıfır sorun” politikasını sadece İran’a değil, Irak, Suriye ve Müslüman olmayan Gürcistan. Bulgaristan, Yunanistan, Rusya, Romanya ve diğer tüm komşulara uyguladıklarını vurgulayan Davutoğlu, bölgesel ilişkilerinin geliştiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

“Bugün Rusya bizim en büyük ticaret ortağımız. Yunanistan ve Gürcistan ile ilişkilerimiz mükemmel. Dolayısıyla bu herkesi kapsayan tutarlı bir politika. Türkiye İran’a özel bir öncelik veriyor diyemezsiniz. Soru şu olmalı; ‘komşularımızla sıfır sorunun olması, AB adaylığı ve NATO üyeliğiyle uyumlu mu?’ Bizim perspektifimizden, ‘evet, uyumlu’. Komşularıyla siyasi sorunlarını en aza indirgemeyi öngören AB’nin felsefesi de bu zaten. Buna benzer biçimde, çevremizde güvenlik ve istikrar bölgesi oluşturmak istiyoruz. Avrupa felsefesi ve değerlerini temel alan Avrupa’nın yaklaşımı da tam olarak bu. 1960′lardaki Alman ‘Ostpolitik’ini (Almanya’nın Sovyet blokuyla ilişkilerini normalleştirme politikası) incelerseniz, Türkiye’nin 2009 yılındaki doğu siyasetini anlarsınız”

“IRAK SAVAŞI OLMASAYDI DA DIŞ SİYASETİMİZ AYNI OLURDU”

Davutoğlu, “Türkiye’nin bölgedeki etkisi ve bunun Irak savaşıyla bağlantısına” dair bir soru üzerine, Irak’ta savaş olmasaydı da Türkiye’nin Orta Doğu’ya yönelik dış siyasetinin aynı olacağını” kaydetti.

“Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanlar’a yönelik siyasetimiz fırsatçılık değil, katı ilkeleri temel alıyor” diyen Davutoğlu, zengin, istikrarlı ve güvenli bir Orta Doğu’nun yaratılması için proaktif bir barış diplomasisi yürüttüklerini söyledi.

Davutoğlu, “Bu nedenle Suriye-İsrail görüşmelerine ön ayak olduk, Irak’taki Sünni grupları birleştirebildik ve onları siyasete katılmaya ikna ettik. Lübnan’da Sünni ve Şiiler arasındaki gerginliğin çözümü için Lübnan siyasetinde çok aktif rol aldık. Gazze’de ateşkesin sağlanması için aktif davrandık. İran’ın nükleer programıyla ilgili sorunları çözmeye çalışıyoruz. Ermenistan ile protokoller imzaladık ve Azeri-Ermeni ihtilafının çözümü için adımlar attık. Gürcistan krizi sırasında Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu’nu ortaya attık, Bosna-Hersek ve Sırbistan’da aracılık rolleri üstlendik” diye konuştu.

Irak savaşının Türkiye için büyük riskler de yarattığını ifade eden Davutoğlu, bu tip uluslararası meselelerin, risk ve avantajları aynı anda getirdiğine dikkati çekti.

“KISA DÖNEMLİ ÇIKARLAR İÇİN POLİTİKAMIZI DEĞİŞTİRMEDİK”

Davutoğlu, Türkiye’nin tutarlı bir dış politika izlediğini, dolayısıyla bölgede mükemmel ilişkilerinin bulunduğunu ifade ederek, “Ama bu, bizim dış politikamız nedeniyle böyle oldu, Irak’taki savaş yüzünden değil” dedi. Davutoğlu, samimi ve aktif olduklarını, kısa süreli konjonktürel çıkarlar yüzünden politikalarını değiştirmediklerini vurguladı.

“Türkiye’nin bölgedeki sorunları çözmedeki başarısının Avrupa’dan mı ilham aldığı?” sorusuna Davutoğlu, Avrupa’nın bu konuda “güzel bir örnek” oluşturduğunu belirterek, “2.Dünya Savaşı’nı yaşayan ve kıtada milyonlarca kişinin ölümüne yol açan nesille, AB’yi kuran nesil aynı. Bu güzel örneğin bir parçası olmak ve bu deneyimi diğer bölgelere yansıtmak istiyoruz” yanıtını verdi.

“İLİŞKİLER BUSH DÖNEMİNE GÖRE ÇOK DAHA İYİ”

Davutoğlu, “Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin, eski başkan George Bush dönemine göre daha mı iyi olduğu” sorusunu da, “Çok daha iyi. (ABD Başkanı Barack) Obama, müttefiklerine danışmadan siyaset oluşturmak ve bunu hayata geçirmek yerine, çok taraflılığı, müttefikleriyle daha fazla istişare ve etkileşimi öngören bir tarz izliyor” şeklinde yanıtladı.

“ABD, Türkiye’den ne istiyor” sorusu üzerine de Davutoğlu, “bunun tipik bir Soğuk Savaş mantığı sorusu olduğunu” belirterek, “Bizden sürekli bir şey isteyen tek bir gücün, ABD’nin olduğunu var sayıyor. Müttefik olmak, paylaşmak ve kapsayıcı olmak demek. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’a, Amerikan dış politikasını ilgilendiren en önemli 10 konunun ne olduğunu sorsanız, bana da Türkiye ile ilgili olarak aynı soruyu sorsanız, aynı listeyle size yanıt veririz, Irak, Afganistan, Filistin, enerji güvenliği, Kafkaslar, Balkanlar. Sorunlarımızı paylaşıyor, bunları hep birlikte çözmeye çalışıyoruz” dedi.

“10 YIL SONRAKİ TÜRKİYE”

Davutoğlu, “10 yıl sonra Türkiye’yi ve kendinizi nerede görüyorsunuz?” sorusunu da şöyle yanıtladı:

“Tüm komşularıyla ekonomik entegrasyonunu hayata geçirmiş ve sağlam ilişkiler kurmuş bir ülke görüyorum. Ayrıca, AB’nin bir üyesi olmuş, NATO’daki etkin rolünü muhafaza eden, sadece güvenlikle alakalı alanlarda değil, G20 gibi ekonomik örgütlerde de kilit konumda olan bir ülke görüyorum. Bu hedeflerin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100′üncü yıl dönümü olan 2023′e kadar ulaşılamaz hedefler olduğunu düşünmüyorum”

Bakan Davutoğlu, bir başka soru üzerine, Darfur’daki taraflarla Sudan hükümeti arasında daha iyi bir diyaloğun sağlanması için çalıştıklarını ifade ederek, “Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir Türkiye’ye geldiğinde Cumhurbaşkanımız onu en samimi ve açık yolla eleştirdi. Sudan ile ahlaken sorumlu bir ilişki geliştirmeyi başardığımızı düşünüyoruz” dedi.

AA

Polis işkenceci kasabı gözaltına aldı

Posted: 29 Nov 2009 05:50 PM PST

Şanlıurfa’da kesime götürülürken kaçan kurbanlık boğanın diri diri ayağını keserek hayvana eziyet eden ve vatandaşlarını büyük tepkisini çeken kasap, bugün polis tarafından gözaltına alındı.

haber/haber7/photos/806520091127105256943.jpg” border=”0″ />

Kasap M.H.Ç.’nin, İstanbul’da bundan 7 yıl önce işlediği evrakta sahtecilik suçundan gözaltına alındığı bildirildi.

 Şanlıurfa Emniyet Müdürlüğü’nde yapılan GBT sorgusunda Eyüp 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde hakkında dava açıldığı ve duruşmalara katılmadığı belirlenen M.H.Ç hakkında yakalama kararı çıkarıldığı belirlendi.

 Bu sebeple gözaltına alınan zanlı ile ilgili bilgiler Eyüp Sulh Ceza Mahkemesi’ne iletildi.

 Zanlı M.H.Ç.’nin, buradan gelecek rapor doğrultusunda işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye çıkarılacağı bildirildi.

İHA

Netanyahu domuz gribi mi oldu?

Posted: 29 Nov 2009 05:50 PM PST

İsrail Başbakanı Binjamin Netanyahu’nun gribal enfeksiyon geçirdiği ve Almanya ziyaretini iptal ettiği bildirildi.

haber/haber7/photos/10969.jpg” border=”0″ />

Başbakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, yarın Almanya’nın başkenti Berlin’de iki ülke kabinelerinin ortaklaşa yapacağı toplantıya katılamayacak olan Netanyahu’nun bugün kendisini iyi hissetmediği ve doktorunun dinlenmesini tavsiye ettiği belirtildi.

Açıklamada, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile durumun istişare edilmesinden sonra, yarın için planlanan iki ülke kabinelerinin ortaklaşa toplantısının da Ocak ayına ertelenmesine karar verildiği ifade edildi.

AA

Reşadiye’de silahlı saldırı: 1 ölü

Posted: 29 Nov 2009 05:50 PM PST

Tokat’ın Reşadiye ilçesinde kara yolunda ihtiyaç gidermek için kamyonetten inen kişiler silahlı saldırıya uğradı. Olayda bir kişi öldü, 2 kişi yaralandı.

haber/haber7/photos/542620090227102919903.jpg” border=”0″ />

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Nazım Şahin’in (57) kullandığı plakası öğrenilemeyen kamyonet, Reşadiye-Aybastı kara yolunun 25. kilometresi Bozçalı Beldesi Pamuktepe mevkisinde araçtakilerin tuvalet ve diğer ihtiyaçlarını karşılaması için yolda durdu. Bu sırada araçtan inen kişiler silahlı saldırıya uğradı.

Açılan ateş sonucu Salim Şahin (59) olay yerinde öldü.

Sürücü Nazım Şahin ile eşi Nazmiye Şahin (56) ise yaralandı. Araçta bulunan Murat Kışlak da saldırıdan yara almadan kurtuldu.

Silah sesini duyan belde sakinlerinin durumu bildirmesi üzerine olay yerine giden Bereketli Jandarma Karakolu ekipleri yaralı çifti Reşadiye Devlet Hastanesi’ne kaldırdı.

Şahin çifti buradaki ilk müdahalenin ardından Tokat Cevdet Aykan Devlet Hastanesine sevk edildi. Ölen Salim Şahin’in cenazesi ise Cumhuriyet Savcısı tarafından olay yerinde incelendi.

Olayla ilgili olarak alınan ifadede, Reşadiye’ye bağlı Bereketli Beldesinde yaşayan ve hayvan alım satım işiyle uğraşan Nazım Şahin’in, Kurban Bayramı’ndan önce Ordu’nun Aybastı ilçesine 18 bin TL bedelle veresiye sattığı kurbanlık hayvanların parasını almak için telefonla Aybastı’dan çağrıldığı öne sürüldü.

Gelen telefon üzerine Nazım Şahin’in eşi Nazmiye Şahin, akrabaları Salim Şahin ve yanlarında çalışan Murat Kışlak ile birlikte kamyonetle Aybastı’ya gittikleri, parayı ödeyecek kişiyi beklemelerine rağmen belirtilen yere kimsenin gelmemesi üzerine akşam saatlerinde Reşadiye’ye dönmek üzere yola çıktıkları ve ihtiyaç gidermek için durdukları sırada yolda silahlı saldırıya uğradıkları ifade edildi.

Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.

AA

Newsweek’in başlığı: Bu Türklerin zaferi

Posted: 29 Nov 2009 05:50 PM PST

Dünyanın saygın dergilerinden Newsweek ”Türklerin Zaferi” başlıklı analizinde Irak savaşının gerçek galibinin Türkiye olduğunu yazdı. Dergi ayrıca bölgesel etkide Türkiye’nin rakipsiz olduğuna da dikkat çekti.

haber/haber7/photos/504320091130010424389.jpg” border=”0″ />

Derginin, Owen Matthews ve Christopher Dickey tarafından kaleme alınan, ”Türklerin Zaferi” başlıklı analizinde, ”ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgalinin, dünyadaki tek süper gücün bölgede düzen empoze etme yolundaki son gayreti olarak görülebileceği, ancak bunun sonucunda bir güç boşluğu, komşularıyla rekabet edemeyecek zayıflıkta bir Irak ve tüm bölgenin istikrarını tehdit edici bir durumun ortaya çıktığı” görüşü dile getirildi.

”Türkiye’nin, topraklarından Amerikan askerlerinin geçmesine bile izin vermeyerek, bu savaşın içinde yer almamak için elinden geleni yaptığına” dikkati çekilen yazıda, ”Buna rağmen, birçok gözlemcinin aksine, savaşın gerçek galibi olarak İran’ın değil, Türkiye’nin adı ortaya çıkmakta” ifadesi kullanıldı.

(YAZININ ORJİNAL HALİNİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN)

-”BÖLGESEL ETKİDE TÜRKİYE RAKİPSİZ”-

Ekonomik alanda, Türkiye’nin, Irak’ın en büyük ticari ortağı olmada İran ile baş başa gittiği, birçok Amerikan firmasının ise ”çaresizce kenarda durduğu” görüşüne yer verilen yazıda, bölgesel etki bağlamında da Türkiye’nin ”rakipsiz” olduğu belirtildi.

Yazıda, ”Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, uzunca bir süre ABD’nin baskın olduğu bir coğrafyada Türkiye’nin bağımsızlığını öne çıkararak, ülkenin gücünü pekiştirme gayreti içinde olduğuna” değinildi. Yazıda, ”Erdoğan’ın, gelecek hafta Washington’da ABD Başkanı Barack Obama ile görüşeceği, ancak daha birkaç hafta önce İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile omuz omuza durduğu ve Tahran’ın nükleer programını savunduğu” ifadesine yer verildi.

”Türkiye’nin İran konusundaki bu duruşunun, İsrail’le bozulan ilişkilerinin ve Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’e verilen desteğin, birçok NATO müttefikini rahatsız ettiği” ileri sürülen yazıda, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey yetkilisi Philip Gordon’un, ”Şu anda, görüş farklılığı bulunan noktalar, görüş birliği bulunanlardan daha fazla” dediği belirtildi.

Yazıda, ”Washington’u en çok korkutan şeyin, Ankara’nın yeni tutumunun arkasında, ulusal çıkarlarının takibinden çok, gizli bir İslami ideolojinin bulunabileceği şüphesi olduğu” yorumuna da yer verildi.

Yazıda, ”2003 yılındaki tezkerenin reddinin, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerindeki dip nokta olduğu, ancak bunun aynı zamanda, Türkiye’nin ekonomisini düzelttiği, bölgesel etkisini artırdığı ve Washington ile yeni bir ilişki türü geliştirdiği dönemin de başlangıcını oluşturduğu” kaydedildi.

-”TÜRKİYE’NİN YENİ DURUŞU”-

”Türkiye’nin bölgedeki yeni duruşunun, onu, boyun eğen bir araç ya da vekil olmaktan çok, Washington için çok daha değerli bir güç haline dönüştürme fırsatını içinde barındırdığı” belirtilen yazıda, ”Türklerin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun deyişiyle, ‘bölgenin sorunlarını çözecek bir ortak’ olmaya çalıştığı, özellikle AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana ülkenin, bu pozisyonu üstlenecek ekonomik, siyasi güce ve askeri varlığa sahip olduğu” dile getirildi.

Yazıda, ”Türk ekonomisinin son 10 yılda iki kattan fazla artmasıyla, ülkenin ‘durgunluktan çıkarak, bölgedeki etkin güç haline dönüştüğü’, Ankara’nın Rusya, Irak ve İran ile ticaretini geliştirdiği, Kürt nüfusla tarihi bir anlaşmanın eşiğinde olduğu ve Suriye, İran ve Ermenistan gibi komşularıyla ilişkilerini geliştirmekte olduğuna” değinildi.

Başbakan Erdoğan’ın bir yardımcısının ”Eğer fakir bir çevrede yaşarsak zengin olamayız. Şiddetin hüküm sürdüğü bir çevrede yaşarsak da güvende olamayız” sözlerine yer verilen yazıda, ”yürüttüğü akıllı diplomasi ve genişleyen iş bağlantılarıyla Türkiye’nin, Davutoğlu’nun sözünü ettiği ‘komşularla 0 problem politikasını’ hayata geçirmeye çok yakın olduğu” kaydedildi.

-”TERCİH EDİLEN ARABULUCU OLARAK TÜRKİYE”-

Yazıda, ”yeni duruşun Ankara’nın etkisini daha da artırdığına” işaret edilerek, ”Türklerin, sorunlarla dolu coğrafyanın tercih edilen arabulucusu olduğu”, “aynı şeyin, iç çekişmelerle boğuşan ve Arap dünyasının birçoğunca sevilmekten çok uzak olan İran için söylenmesinin ise çok zor olduğu” görüşüne yer verildi.

Ankara’daki yetkililerin, ”Türkiye’nin, İran’ın nükleer arzusu konusunda Batı’nın amaçlarını paylaştığını, sadece işleri kendi yöntemiyle yaptığı” yönündeki ifadelerine yer verilen yazıda, Erdoğan’ın bir yardımcısının, ”İranlılarla yüzyıllardan beri ilişkimiz var. Onlara çok arzuladıkları saygı ve dostluğu gösteriyoruz. İran’a düşman olmamız, nükleer programlarıyla ilgili sorunun çözümüne katkı sağlayacak mı?” dediği belirtildi.

”Başbakan Erdoğan’ın, Ahmedinejad’a, ülkesinin İran’ın uranyumunu depo edebileceği teklifinde bulunduğu” kaydedilen yazıda, ”Tahran nihayetinde ‘hayır’ dedi, ama bu çaba, Türkiye’nin bölgenin barış ve emniyeti için üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu kanıtladı” ifadesine yer verildi.

Yazıda, Davutoğlu’nun, ”NATO, Türkiye’nin en büyük müttefikidir ve Avrupa ile entegrasyon, Türk dış politikasının ana hedefidir. Ancak bu güçlü ilişkiler, Orta Doğu’yu, Asya’yı, Orta Asya’yı, Kuzey Afrika’yı ya da Afrika’yı ihmal edebileceğimiz anlamına gelmez” şeklindeki sözleri aktarıldı.

Dergideki yazıda ayrıca, ”Osmanlıların çöküşünden bu yana dünya kökünden değişti ve Türkiye’nin, 350 yıl boyunca Cezayir’den Budapeşte ve Mekke’ye uzanan coğrafyayı hakimiyeti altında tuttuğu emperyal gücü tekrar kazanması zor görünüyor, ancak dünya nihayet kıpırdanmaya çalışırken, (Türkiye) parçaları toparlama açısından en iyi konumlanmış ülke” ifadesi kullanıldı.

AA

İran 10 yeni nükler tesis inşa edecek

Posted: 29 Nov 2009 01:33 PM PST

İran’ın on yeni uranyum zenginleştirme tesisi inşa edeceği bildirildi. Ülkenin farklı bölgeleri için önerilen beş tesisin inşası için iki ay içinde hazırlıklara başlayacak, diğer tesisler için ise yer belirlenecek.

İran’ın resmi haber ajansı İRNA, Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad başkanlığında bugün toplanan bakanlar kurulunun, Natanz nükleer santrali ölçeğinde on yeni uranyum zenginleştirme tesisinin inşası için Atom Enerjisi Kurumuna yetki verdiğini duyurdu.

Buna göre kurum, ülkenin farklı bölgeleri için önerilen beş tesisin inşası için iki ay içinde hazırlıklara başlayacak, diğer tesisler için ise yer belirleyecek.

Hükümetin, dördüncü kalkınma planı doğrultusunda ülkenin ihtiyacı olan 20 bin megavatlık elektrik üretimi için bu yeni tesisleri inşa etmesi gerektiği belirtildi.

Ahmedinejad da konuşmasında öngörülen elektrik miktarını üretebilmek için halihazırdaki ölçeğe göre 500 bin yeni santrifüj yapılması gerektiğini söyledi.

Ürettikleri yeni nesil santrifüjlerdeki kapasitenin yüksekliği sayesinde bu sayının aşağı çekilebileceğini belirten Ahmedinejad, “Öyle bir noktaya ulaşmalıyız ki, yılda 250-300 ton yakıt üretebilelim. Bunun için hızlı ve yeni santrifüjlerden yararlanmamız gerekir” dedi.

Ahmedinejad, Tahran’daki reaktörlerin ihtiyacı olan yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyum konusunun ise çarşamba günkü toplantıda görüşüleceğini bildirdi.

İran Cumhurbaşkanı, “Bütün dünyayla dostane ve sevgi çerçevesinde ilişkilerimiz var. Ancak iğne başı büyüklüğünde bile olsa İran halkının hakkının zayi olmasına izin vermeyeceğiz” ifadesini kullandı.

AA

Ünal Karaman: Artık bu kelimeyi kullanmayın

Posted: 29 Nov 2009 01:33 PM PST

Trabzonspor Sportif Direktörü Ünal Karaman, ciddi eksiklerine rağmen Eskişehirspor karşısında camia için çok önemli olan bir galibiyet aldıklarını söyledi.

haber/haber7/photos/528420090224124916760.jpg” border=”0″ alt=”" />
Geçtiğimiz hafta Hugo Broos ile yolların ayrılmasının ardından yeni teknik adam bulunana kadar takımın başına getirilen Karaman, 2-1 kazandıkları Eskişehirspor maçının ardından yaptığı değerlendirmede, geçtiğimiz hafta yaşadıkları sıkıntıları herkesin bildiğini hatırlattı. Buna rağmen her fırsatta Trabzonspor’un büyük ve bu tür sorunları aşabilecek bir camia olduğunu ifade ettiklerini belirten Karaman, şöyle konuştu;

“Ve bu hafta olabildiğince ne kendimize, ne oyuncularımıza ne de gerçek manada bize inananlara, Trabzonspor’un içerisinde bir sıkıntı varmış mesajı ve imajı vermemeye gayret gösterdik. Bunu da başardığımıza inanıyorum. Arkadaşlarımız olağanüstü mücadele ettiler. Tabi ki uzun dönem oynamayanlar, ekstra gayret gösterenler vardı. Sonlara doğru yorgunluklar oldu. Oyun liderliğini alabilecek pozisyonda üst düzey tecrübede bir oyuncumuz olmadığı için sadece ve sadece kendilerine verilen görevi yapmaya çalışıp, inançla birbirlerine destek vererek bu zorluğu aşmaya gayret gösterdiler. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Trabzonspor için kriz sözü bu vakitten sonra kullanılmazsa ayrıca mutlu olurum.”

Şenol Güneş’in de camiaya hayırlı olacağına inandığını dile getiren Karaman, “Şuanda bizim teknik yeterlilikten daha fazlasına ihtiyacımız var. Dolayısıyla Şenol hocamızın gelmesi önemli. Şehirde, Türkiye’de ve dünya genelinde ‘Trabzonsporluyum’ diyen herkesin böyle bir güvene ihtiyacı vardı.” dedi.

Karaman, kendi pozisyonuyla ilgili soru üzerini ise, “Şenol Güneş geldikten sonra şekillenir. Şenol hocamızın gelmesi zaten yönetimle birlikte aldığımız bir karardı. Geldiği için mutuyum, birinci öncelik Şenol hocanın Trabzonspor’da olması.” cevabını verdi.

OYUNCULAR SONUÇTAN MEMNUN

Futbolculardan Ömer Aysan Barış ve Selçuk İnan ise galibiyeti takımdan ayrı kalan arkadaşlarına armağan ettiklerini söylediler.

Ömer, “Trabzonspor’un çok sıkıntı bir dönemindeki maçta galip geldiğimiz için mutluyuz. Ben de ilk maçıma çıktım. Üzerime düşeni yerine getirmeye çalıştım. İlk yarı daha iyi bir oyun çıkarttık, ikinci yarı ise daha ziyade skoru korumaya çalıştık. Yine de kontra ataklar bulduk ama golle sonuçlandıramadık. Aramızda olmayan arkadaşlarımız vardı. İnşallah onlar da biran önce aramıza katılırlar. Üç puan o arkadaşlarımıza hediye ediyoruz.” diye konuştu.

Üç puanlık sistemde zirveyle aralarındaki farkın kapılamayacak bir fark olmadığına kaydeden Ömer, birkaç maç üst üste kazanmaları halinde ilk üç arasına gireceklerine olan inancını dile getirdi.

Selçuk İnan da gerek Hugo Broos’un gerekse kadro dışı kalan arkadaşlarından dolayı sıkıntılı bir hafta geçirdiklerini hatırlattı. Selçuk, Eskişehir galibiyetin anlam kazanması için önlerindeki üç maçı da kazanmaları gerektiğinin altını çizdi.

Trabzonspor’u layık olduğu yerlere taşıyacaklarına inandığını belirten başarılı futbolcu, şampiyonluk hedefiyle ilgili ise şunları söyledi;

“Trabzonspor her sene şampiyonluğu oynayan bir takım. 9-10 puan çok büyük bir fark değil. Geçen sene Beşiktaş örneğinde olduğu gibi. Ama bizim üst üste bir seri başlatmamız gerekiyor. Bence hiç bir şey bitmiş değil. Hedefimiz tabi ki şampiyonluk.”

5 futbolcunun kadro dışı kalmasının hem oyun hem de mental açıdan takımı etkilediğini anlatan Selçuk, arkadaşlarının en kısa zamanda aralarına dönmesini beklediklerini söyledi.

ESKİŞEHİRSPOR CEPHESİ

Eskişehirspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, Trabzon’a puan ya da puanlar için geldiklerini ama önemli eksiklerinden dolayı bunu başaramadıklarını belirtti.

Kadrolarında çok ciddi eksiklerin olduğuna işaret eden Çalımbay, “Bilhassa maçın ikinci yarısında kurduğumuz baskı, oynadığımız oyun ve mücadele çok iyiydi ama son paslarda isteğimiz gibi başarılı olamadık. Bunda da kadromuzun dar olması ve oyunun gidişini değiştirecek arkadaşlarımızın aramızda olmaması etkili oldu. Üzgünüz ama hiç bir zaman ezilmedik. Maçın başından sonuna kadar iyi mücadele ettik. Bilhassa ikinci yarıda galip gelmek için elimizden geleni yaptık. Çok oyuncumuzun olması bir dezavantaj oldu. Ama yapacak bir şey yok, artık önümüze bakacağız. En kısa zamanda sakat ve cezalı arkadaşlarımız da aramıza katıldığı zaman tekrar yine aynı yerlere geleceğiz.” dedi.

Çalımbay, ilk kez şans verdiği genç futbolcu Alper’in mükemmel bir şekilde oynadığını, Türk futbolunun iyi bir oyuncu daha kazanmış olacağını dile getirdi.

Eskişehirspor Kulübü Başkanı Halil Ünal da iki takımında futbol adına çok iyi işler yapamadığını kaydetti. Ünal, her iki takımda da çok eksiklerinin olduğunu belirterek, “Bizim 6 oyuncumuz yoktu. Daha çok genç ve PAF takım ağrılıklı geldik. Ama bunlar mazeret değil. Eskişehirspor forması verdiğimiz her futbolcu iyi mücadele etmeli. Artık önümüzdeki maça bakacağız.” ifadelerini kullandı.

Eskişehirsporlu futbolcular ise maça iyi başlamasalar da özellikle ikinci yarı çok iyi mücadele ettiklerini ve Trabzon’dan en az 1 puanla dönmeyi hak ettiklerini dile getirdi.

CİHAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder