21 Aralık 2010 Salı

* Çin fağfuru (Mehmet Ali Demirbaş'ın 22.12.2010 tarihli yazısı)

logo.gif

bilgi@dinimizislam.com

22 Aralık 2010, Çarşamba

Çin fağfuru

  

Sual: Cizvit ne demektir? Çin fağfurunun Cizvit papazlarına sorduğu sualler nelerdir?

CEVAP

Cizvit, [Fr. Jésuite] 1512'de papazların kurduğu bir misyoner derneğidir.

İlk defa, iki Cizvit papazı, Çinlileri Hristiyanlığa davet için Kanton şehrine gelmişti. Kanton valisinden Hristiyanlığı anlatmak için izin istediler. Vali bunlara önem vermediyse de Cizvitler, onu her gün gelip rahatsız ettiklerinden, sonunda, (Ben bu mesele için Çin fağfurundan [kralından] izin almaya mecburum. Kendisine haber vereceğim) dedi ve meseleyi Çin fağfuruna bildirdi. Gelen cevapta, (Bunları bana gönderin. Ne istediklerini anlayayım) denildiği için, Cizvitleri Çin'in merkezi olan Pekin'e yolladı.

Bu durumdan haber almış olan Budist rahipler, telaşa düştüler ve (Bu adamlar Hristiyanlık adı altında ortaya çıkan yeni bir dini halkımıza telkin etmeye çalışıyorlar. Bunlar Buda'yı tanımıyorlar. Böylece, halkımızı yanlış bir yola sokacaklar. Lütfen onları buradan kovun!) diye fağfura yalvardılar. Fağfur, (Önce ne söylediklerini bir anlayalım, ondan sonra karar veririz) dedi. Ülkenin sayılı devlet ve din adamlarından oluşan bir meclis kuruldu. Cizvitleri bu meclise davet ederek, (Yaymak istediğiniz dinin esasları nedir, anlatın) dedi. Bunun üzerine, Cizvitler şöyle anlattılar:

"Yeri ve göğü yaratan ilah, Tanrı birdir, fakat aynı zamanda üçtür. Tanrının biricik oğlu ve Ruh-ul-kudüs de birer ilahtır. Bu Tanrı, Âdem ve Havva'yı yaratıp, Cennete koydu. Onlara her nimeti verdi. Yalnız bir ağaçtan yememelerini emretti. Şeytan, Havva'yı aldatıp, Tanrının emrine karşı geldiler ve o ağacın meyvesinden yediler. Bunun üzerine Tanrı, onları Cennetten çıkardı ve dünyaya gönderdi. Burada onların evlatları, torunları ortaya çıktı; fakat bütün bunlar dedelerinin işlediği günahla kirlenmiştir. Hepsi günahkârdır. Bu hâl, tam 6000 yıl devam etti. Nihayet Tanrı, insanlara acıdı ve onların günahını affettirmek için kendi öz oğlunu onlara göndermekten ve bu biricik oğlunu günah kefareti için kurban etmekten başka çare bulamadı. İşte, bizim inandığımız Tanrının oğlu olan İsa budur.

Arabistan'ın kuzeyinde Kudüs denilen bir şehir vardır. Kudüs'te Celile denilen bir yer, Celile'nin de, Nâsırâ (Nazareth) köyünde Meryem isminde bir kız bulunuyordu. Bu kız, Yusuf ismindeki bir marangoz ile nişanlanmışsa da, henüz bakireydi. Bu kız bir gün tenha bir yerde bulunurken, Ruh-ül-Kudüs gelip, ona Tanrının oğlunu ilkâ etti [koydu]. Yani, kız bakireyken hâmile oldu. Bundan sonra, nişanlısı ile Kudüs'e giderlerken Beytüllahim'de bir ahır içinde çocuğu oldu. Tanrının oğlunu ahırdaki yemlik içine koydular..." (Devamı var)

 

 

Üye olmak için | Üyelikten ayrılmak için | Dini sualler için | Mail grubu sayfası

 

www.dinimizislam.com | www.mehmetalidemirbas.com | www.evlilikrehberi.net  

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder